yapmacık mutluluklar...yapmacık huzurlu görünmeler...yapmacık acındırmalar...yapmacık herşey yolundaymış gibi görünmeler...bunların hepsine alışkın ya da zaman zaman (istemli istemsiz) yapıyoruz...son günlerde kendimde fark ettiğim ve ne kadar zamandır yaptığımı kestiremediğim (çocukluğuma kadar inen belki) bir başka yapmacık davranış şekli daha keşfettim... "yapmacık olgun görünme"....sen de zaman zaman yapıyor musun bilmiyorum...ama, bu da en az yapmacık diğer görünmeye çalıştıklarımız kadar aslında ilişkilerde dürüstsüzlük....ruha da bi o kadar zararlı...nerden biliyorum, kendimden tabii...
yine bir durumda, öfkemi saklamak adına....bozulduğumu...kırıldığımı...(belki bana göre haklılığımı...hakkım olanı..) göstermemek adına "olgun davranmaya" çalışırken yakaladım kendimi...biliyorsun işte o davranış şeklini, içinde dağlar sallanıyorken..hafif gülümseyip yok canım bozulmadım demeyi...köşeyi döndüğünde sinirden ağlayacakken köşeye yürüyene kadar sanki normalmiş gibi herşey, zaten buna da bozulacak kadar aptal-çocuk olmadığını göstermeye çalışma çabanı....
................cidden diğer sahte davranışlar gibi bunu da bırakmalı ! ....tamam, sinirlendiğin için, bozulduğun için karşındakine kalk kafa at demiyorum....ama, kafa atar gibi bakabilmeyi.. salya sümük ağlayabilmeyi...sen bana nasıl böyle davranırsın diye ters bi soru sormaya da hakkımız var diye düşünüyorum...cevap/ cevaplardan bağımsız...içimize gömmemek adına... belki sadece "sahte olgun olmamak" adına....

Öfkeden yazamadığın anlar olur...daha çok ergen yıllarında....sonra, öfkeni kontrol etmeye başladıkça, sırayla sevincini ve heyecanını da kontrol etmeye başlarsın...ve işte o an aslında,
hayatla ilgili en kötü tecrübeyi yaşamaya başlarsın....."artık kolay kolay hiçbirşeye inanmama" dersi... bu önce iyi birşey gibi geliyor di mi.....değil aslında....
çünkü hiçbirşeyin samimiyetine inanmamaya başladığında, günlerin aslında daha sahici değil...daha boş geçmeye başlıyor...birşeyin başını sonu tahmin etme....bi sonra ki adımları,
karşındakinin yalanlarını/ doğrularını..neden bunu yaptığını...
kendin için de geçerli tabii bu...sırayla, hangi tepkileri vereceğini...nerde şaşıracağını...neye kanmak istediğini...nerde ağlayacağını...hızlandırılmış bi şekilde yaşıyorsun...eski tecrübelerinden de istersen yararlanıyorsun ....
net bişi var ki, o eski tecrübelerinden yararlanmazsan, bu sefer kızdığın kendin oluyor....karşındakini suçlama bile gelmiyor içinden...bilerek attığın...sözümona, duruma inanarak gitmeye çalıştığın ve geçmişte yazmış olduğun sana ait tecrübe kitaplarının sayfaları, gözünün önünden akıp giderken okumak gelmiyorsa içinden, aslında....herşey sonuçlandığında kızdığın kendin oluyor....
başlıkta "müstahak" belki. .....




