26 Mart 2012 Pazartesi



Dün sabah uyandım ve bir anda bu gün tam "ada günü" dedim. Güneşli - rüzgarsız - hafif bi serinlik...daha ne olsun... veeeee mimoza zamanı !

Geçen sene çok içimde kalmıştı...İstanbul'un çiçeklerini bu sene kaçırmak istemiyorum.

İşte ilk çiçeği yakaladım: mimoza ! Bu mevsimde Adaya gidilir de mimoza alınmadan dönülür mü..? hemen kaptım tabii :)

Bu güzel çiçeklerin anavatanı, Güneydoğu Avustralya ve Tazmanya...Buralara nasıl gelmiş ? ..hangi dönem gelmiş ? net bi bilgi yok...

Amaa...şu an ev misssss gibi bu gizemli çiçeklerin bahar kokusuyla dolu :)

Ada'ya gitmeye vaktiniz olmasa bile, ortamınızı bu güzel İstanbul Çiçeği'nden mahrum bırakmayın derim ! : )

14 Mart 2012 Çarşamba







Bir arkadaşımın tavsiyesiyle öğrendim ben de bu sayfayı.... "Batıya Yön Veren Metinler"...Tarihi 4 bölüme ayırıp sade bir dille anlatıyor. İsterseniz pdf. dosyası olarak da bastırabiliyorsunuz. Evet, kitabı olsa daha iyi.. : )


Ama bazen, aklımıza takılan soruları elimizde güvenilir düzenli bir kaynak olsa ne iyi olurdu, dediğimiz anlar için..


Ben bayıldım...belki siz de beğenirsiniz ! : )


NOT: yok yok..dün ki bahsettiğim kitabı hala almadım !...ama dün yazdıklarımın hepsi aynen geçerli ! : ) sabretmek de güzel !!




13 Mart 2012 Salı



Hani bazen rahat konuşmak ya da uzun zamandır o kişi görmediğin için anlatacakların birikmiştir. Başbaşa bi bara gitmek istersin ya da alıp kurabiyeni ona kahve içmeye gidersin, sakin sakin...saate bakmadan başbaşa konuşmak için....


Bazen kitaplarla da böyle yanlız kalasım oluyor....çııt çıkmasın evde...o an kapı - telefon çalmasın...saat kaçmış..bir yere yetişme derdi varmış...umrumda olmasın...sadece ben ve o kitap olsun !...


İşte o kitap bu ! Sabah otobüste gelirken çaprazımda oturan kızın elindeki kitap...hemen adını not aldım..ofise gelir gelmezde internette buldum. Soru : internette sipariş verene kadar bekleyebilir mi bu yürek ? yoksa iş çıkışı en yakın kitapçıdan almalı mı ? : )


Belki sizin de ilginizi çeker diye kitap hakkında bilgileri yazıyorum buraya....




* Yıldızların Altında

Michael Rowan Robinson TÜBİTAK YAYINLARI Bu kitapta, gece gökyüzüne duyduğumuz, bize geçmişten miras kalan hayranlık ile çağdaş gökbilim sayesinde elde ettiğimiz olağanüstü görüntüleri ve şaşırtıcı bilgileri birleştirmeye çalıştım.

Çağdaş gökbilimin temel fikir ve kuramlarını, hemen hemen hiç bilimsel bilgi birikimi olmayan bir insanın bile anlayacağı biçimde anlatmaya çaba gösterdim. Bu fikir ve kuramları gece gökyüzüyle ilgili kendi deneyimlerimizle ve geçmişten devraldığımız kültürel mirasla ilişkilendirebilmek için, çalışmamı, kuyrukluyıldızlardan kuazarlara, yirmi tane çok bilinen gökcismi üzerinde yoğunlaştırdım.

Bu cisimlerden çıplak gözle görülebilenler eski çağlardan beri bilinmektedir, her çağda ve pek çok kültürde mitolojik öykülere konu olmuşlardır. Bununla birlikte gerçek doğaları ancak yüzyılımızda, pek çoğununki ise son yirmi yılda ortaya çıkarılmıştır. Geri kalanların tümü, biri (3C273 kuazarı) dışında, en azından iki yüz yıldır bilinmektedir ve iyi bir dürbün ya da küçük bir teleskop yardımıyla görülebilirler. İçinde yaşadığımız evrenle ilgili bildiklerimizi bu yirmi gökcisminden yola çıkarak gözler önüne sermeye çalıştım."


* SİTE:www.kitapyurdu.com

12 Mart 2012 Pazartesi



" İlahi düzende hiçbir şey küçük olmadığı gibi, hiçbir şey de büyük değildir. Ne mutlu bu sözleri anlayabilene. Çünkü bunları anlamak demek, yüce sırlara sahip olmak demektir. Bu sırları kalbine göm ve onu ancak kendi eserlerinde ifşa et..." Osiris

6 Mart 2012 Salı



iki sabahtır....uyandığımda gözlerimi Bodrum'da açmak istiyorum.....yokyok deniz - güneş - kum değil istediğim....tam da bu mevsimini istiyorum....tenha...rüzgarlı...

Oratokuldayken, biyoloji hocamız vardı, Alman'dı...Arada Kadıköy'de görürdüm...kolunda sepeti Kadıköy Çarşısı'nda alışveriş yapardı...hıh ! işte aynen öyle gezinmek istiyorum Bodrum sokaklarında.....

öyle bir gün....

5 Mart 2012 Pazartesi







Aslında sürekli aklım burda..ama, bazen içimden geçenlerle yazabileceklerim arasında uçurumlar olunca, soğuyorum yazmaktan...oysa, birşeyler karalayarak nefes alanlardanım ben de....sanırım sorun, "uçurum" olmasında....


Geçen sürede, babamı kaybetttim....1 yıla yakın süren hastalığı ve sonsuzluğa yolculuk.....



Zaman bir yerde devam ediyor...ama, kaybettiklerimiz...ya da sonsuza kadar kaybettiklerimizle boşluk içimizde de büyüyor... iyi şeylerle doldurmak lazım....ne kadar dolabilirse....

...............



Haftasonu....Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi'nde "İstanbul Hatırası" adlı oynuna gittim. Oyun güzel, fena değildi..Başoyuncu Toron Karacaoğlu'ydu. 81 yaşında hala çalışan...üreten...muhteşem Türkçe'si ile bu yaşına rağmen sahne performansı ile beni büyüledi...




Birçoğumuz ekonomik sebeplerden dolayı çalışıyoruz...bazılarımız da paraya ihtiyacı olmadığı için çalışmıyoruz...oysa tam bu sınırın ortasında yaptığı işi severek üreterek çalışan insanlar var...işte onlar hiç yaşlanmıyor....onlar yaş'dan ...yıllardan bağımsız...özgürce ve kendilerini geliştirerek yaşamaya devam ediyorlar....



Daha nice yıllar bizimle olun Sayın Toron Karacaoğlu !!!....