19 Kasım 2010 Cuma




M.Ö. 3000’lerde Güneybatı Asya’da tekerleğin icadı ile yollar yapılmaya başlanmış. Hatta Persler bir çok yere asfalt yol bile yapmışlar. Böylece daha kolay savaşıp ülke sınırlarını genişletmişler…

Asfaltı aslında ilk, yine tarih öncesi dönemde Akadlar bulmuş. “asfalitik” den geliyor kelime..anlamı, nesnelerin bağlanması geçirimsiz hale getirilmesi amacıyla bir bağlayıcı, demekmiş.

Perslerin yol yapımında kullandığı asfalt sanırım çok tutmamış olacak ki, sonraları daha çok tapınak – bina yapımı, gemi inşaatında kullanılmış. Ta ki, 1900’lerin başında otomobil kullanımı başlayana dek… Ama asfalt kullanımının asıl yaygınlaşma zamanı, 2. Dünya savaşının başlaması ile olmuş. O günden bu güne günümüze kadar yaygınlaşarak gelmiş.

Hayatta en çok düşmekten korktuğum için yolda yürürken hep başım önde yürürüm…Takılıp o düşme anı (düştüğümde canımın yanması tedirginliğinden öte..) sade o kontrol edemediğim düşme süresi benim kabusumdur.

Kötü yanı, yanımdan geçen insanları göremem…yolumun üzerindeki yeni açılmış/ kapanmış dükkanları göremem….ama yolları…kaldırım taşlarını iyi ezberlerim….yürüdükçe…geçtikçe aynı yollardan hangi taşın kırıldığını…hangi kaldırımın değiştiğini görürüm….

Yolları ezberlerim…

Otobüs beklerken durduğum kaldırımı, vapura koşarken bastığım asfaltı, birini beklerken durduğum yolun köşelerini hala unutmam…o sıkıntılı bekleme anlarımda, o günün stresi – sıkıntısı – neşesi ya da vasatlığı ne ise, yol bana yarenlik eder sanki..

Belki bu yüzden bir kere gittiğim bir yeri, ister otobüsten inip yürüyeyim. ..ister sırf yürüyeyim, öyle kolay kolay unutmam…

Belki bu yüzden gideceğim yerin kara yolu olmasını isterim…yol aldıkça içim de yetişebilsin, bana çok geride kalmasın…ve geçerken görsün isterim boş tarlaları…ıssız köyleri…küçük şehirleri..dağ başındaki o unutulmuş kulübeyi…büyümeyi bekleyen ekinleri… mola yerlerini….bir yerden bir yere yolda giderken o yüzden hiç uyumam…varacağım yere kadar geçtiğim yollar çok özeldir.

İçimde, varmak istediğim yere giderken geçtiğim yollar gibi….

Sürekli her gün yürüdüğüm yollarda kaldırımın aynı tarafından giderim…isterim ki, dün bastığım taşa bu gün de basıp merhaba diyim…yollarla iç bağ kurma YOLUM belki de bu…bilmiyorum…

Bastığım taşa çok yakın bir süre önce, uzun zamandır görmediğim bir insanın belki tam da oraya basmış olabileceğini düşler, gülümserim…

Yolları sağlam yapan dayanıklı taşları ise, insanı güçlü yapan da duyduğu sözlerdir belki… beğendiklerimiz…beğenmediklerimiz…ama, illa yüreğimizde sevgiye – nefrete giden yolu oluşturan söz taşları…

Adresini doğru aldığımız yolda bir kez dikkatli gitmek nasıl ki o yerin yolunu unutturmuyorsa, duygularımıza yol yapan taşları da iyi seçersek, asla belki kaybolmayız bir daha....

2 yorum:

Brajeshwari dedi ki...

niyeyse biraz hüzün buldum içinde...:) Ama yine de sevdim..

simla müderrisoğlu olgun dedi ki...

:)
tek başına yürünen yolları yazdığımdan belki...