4 Ocak 2009 Pazar




Bir korkunun göstergesi mi yoksa muhteşem bir savunmanın zaferi mi tartışılır, herkesin bildiği gibi uzaydan bakıldığında güzel dünyamızdan görülen tek insani yapı Çin Seddi’diymiş… M.Ö. 7. Yüzyılda Chu Krallığı tarafından yapılan bir kısım duvarlar M.Ö. 221’den itibaren de birleştirilmeye başlanmış..20’den fazla krallıkta her döneminde uzamış…uzamış bu duvar….


Yapılış nedenleri kimi tarihçilere göre Hunlara karşı akınları korumak, kimi tarihçiye göre içten kaçışları önlemek kimisine göre de tek yönetimde birleştiğini herkese göstermek ( bu son madde bana biraz daha düşük bi ihtimal gibi geldi….neyse..)


: )


Biliyorum 2008 yılı iç hesaplaşma yazım için tarihi bakımdan geç kaldım…ama 2009 ‘un şu ilk günlerinde fırsat bulup hesaplaşmalarım sonucu çıkan bakiyeyi paylaşmak istedim…
2008 yılı benim için, içimde yıllardır inşa ettiğim Çin Seddi’mi yavaş yavaş yıktığım bir yıl oldu…bu fikre yılın son günleri yaşadığım birkaç hatırlatma olayı ile daha iyi anladım.. neden böyle bir set kurdun derseniz….bakın içinize özenle, kesin sizin de bir dönemden sonra artık yüksek duvarlarla içinizi ayırdığınız birileri vardır.


Uzun zamandır görüşmediğim, görüşemediğim –belki kaçtığım – insanlarla aynı ortamlarda olmak…, artık korkmuyorum tarzı bir gülünç yiğitlik sayesinde değil de düşersem yaramın şiddetine göre tekrar kalkmasını biliyorum cesaretiyle oldu sanırım… belki eskisi gibi sıcak bir ortam değildi…ama, yıkılan duvarlar arasında ruhumu daha “özgür” hissettim..aslında korunma için yapılan duvarlar içerden baktığımızda da bizim bir parçamızı hapsetmiyor muydu…


İnsanlara karşı kurduğumuz “setler” var…belki haklı olarak belki korkarak….biliyorum kırılan yerlerimizle herkes gittikten sonra oturup onarmak kolay değil. Ama ben 32 yıllık hayatımda şunu anladım ki kendimizi korumak adına yapılan o kurduğumuz setlerde arka tarafında hapis kalan hep biz oluyoruz…kırılmamak adına hayatın bir parçasını kaçırıyoruz, ki herkes bilir ki hayat bir bütündür…her parçası önemli olan…her parçasıyla arkamızı dönmeden mücadele etmemiz gereken..


Çin Seddi’nin duvarlarının yüksekliği dört ile altı metre arasındaymış. Seddin genişliği ise atlar, arabalar ilerleyecek kadar rahat…200 metrede bir de gözetleme kulesi ya da kale var. Aslında aynı içimiz gibi değil mi…kaçtığımız insanları da belki ara ara gözetlemiyor muyuz…yaklaştı mı..yaklaşıyor mu….diye..


Çin Seddi’nin bu gün bile üç bin kilometrelik kısmı ayaktaymış. Benim de içimde de setler henüz tam yıkılmadı. Ama korkusuzca başladım işte bir yerinden.…


Ee peki kırılmak istemiyorsak ne yapalım mı diyorsunuz….bunu da şarabımdan bi yudum aldıktan sonra buldum. İç dünyanızın etrafına set çekmek yerine girişe bir tane manyetik dedektörlü kapı koyun.. : ) hoşuna gitmeyen yanları o kişinin, kapıdan geçerken kesin ötecektir…direk dürüstçe söyleyin “yapmayın “diyin…eğer hala yapıyorsa, sokmayın kapınızdan… böylece ne siz bir duvarın ötesinde korkak hapis hayatı sürersiniz ne de hayatın diğer tarafını…yani diğer yaşanması gereken hayatları, sırf korktuğunuz için kaçırırsınız…

2009 hepimize “ iyi gelsin”……

4 yorum:

Brajeshwari dedi ki...

:)
dedektörü sevdim. Pahali diye mi almıyoruz sence kapımıza..Yoksa deli gibi duvar örüp, yorgun düşmek hoşumuza mı gidiyor acaba?

İyi yıllar Simla..Sana da bu yıl iyi gelsin dilerim. Giriş kapısında sıralar olsun hatta..:)

Sevgilerimle..

simla müderrisoğlu olgun dedi ki...

:)

Benim duvarlarımı soruyorsan, inan bilinçli yapılmamış, onu fark ettim...sadece "bak böyle daha güçlüyüm" yanılgılarıyla oluşmuş..

uzun zamandır yazmıyordum...yazımı okuduğun için saol..

sana da iyi yıllar dilerim...

kelebeklerözgürdür dedi ki...

ben de o kapılardan istiyorum :))benim gerçi setlerimi yıktığım çok oldu. daha doğrusu setler sele kapıldı, yıkıldılar, ben hiç istemezken. ama sonra farkettim ki, iyi birşey olmuş. ben şimdilik çitlerle idare ediyordum. dedektörlü kapı, kendine yeterince dürüst olabilenlere ve biraz zekilere göre sanki...kendimden örnek verecek olursam yine, bazen kapıda öten birşeyini görsem de, nasılsa içeride onu kullanmaz, nasılsa içerisi onu da dönüştürecektir ve kullanmasına gerek olmadığını düşünecektir, dediğim çok olmuştur. tabii ki çoğunlukla da yanılmışımdır :) belki kendimi kandırmışımdır bu durumda, belki salaklık etmişimdir. daha akıllandığımı düşünüyorum ama hiç belli olmaz hayat tabii :) emin olamadım dedektörlü kapının bana uygun olup olmadığından :)

sevgiler

simla müderrisoğlu olgun dedi ki...

:) iyi kalpli külkedisi..

kendimizi nasıl görüyorsak karşımızdakini de öyle görürüz gibi bi laf vardı ya..kesin senin ruhunun ataları tarafından söylenmiştir...

hiç kimsecikler kıramasın seni..
e mi..

:)