8 Ekim 2008 Çarşamba

“Yani sen elmayı seviyorsun diye,
Elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahiri, Zühre sevmeseydi artık
Yahut hiç sevmeseydi,
Tahir ne kaybederdi Tahir'liğinden? ...”


.....bu şiiri resmen unutmuşum...çok, ama çok uzun zamandır ne bir yerde okumuşum ne de içimden mırıldanmışım....


“Elmanın da seni sevmesi şart mı !! ” : )


Deli gibi günlük yazdığım lise yıllarında, “ gecenin serserisi” diye bi radyo programı vardı. Pazartesi geceleri, on gibiydi galiba...kısık sesli konuşur..arada sigarasından derin bir nefes alır....şiirler okurdu...arada şarkılar çalar...en çok da bu şiiri okurdu galiba....bu şiir dönemin “ilacı” gibiydi... : )


.....sonra büyüdükçe...hiç gereği yokken hatta daha da büyüdükçe, o meşhur mısra dünya görüşümün bi parçası oldu sanki...birini/ birşeyi karşılıksız-koşulsuz sevebilme...sevme hakkı...sevme gücü...veren bir mısra ...aynı zamanda sınırlarını da öğreten bi çit gibi...sebebini anlayamadığın karşılıksız sevgi çekine banka müdüründen toplu yanıt gibi..


:)


Aşkın büyüklüğü, sanırım aşık olanın kendine neler katabildiği, dünyayı ne kadar anlamaya çalıştığı ile ilgili...”O” ‘na sahip olma...., onla beraber olmaktan öte bir çizgi aşk....belki o yüzden az ve nadir...belki o yüzden her ilişki “aşk” değil.....onu sevmeden başlayıp hayat ile herşeyi öğrenme isteği...o gücün verdiği sonsuz huzur......yani direk elma ile ilgili değil aslında,..sen ile o duygu arasında......


..................


Tahir ile Zühre masalını da bilirsiniz.....Hani padişah ile vezirin çoçukları olmayınca bir dervişe giderler..derviş elma verir yarısını padişah yemelidir, yarısını vezir..birinin oğlu olucaktır birinin kızı ve bunlar büyüyünce birbirleriyle evlenmelidir...ama işte bi türlü kavuşamaz bu sevgililer...
Tüm bu kavuşamama hallerinde karşılarına hep bi derviş çıkar...(o dönem dervişten geçilmiyor olsa gerek)..., illa mistik bir rüya görürler rüya çıkar, dua ederler olur, yine derviş görünür, başka bi mucize...yine derviş derken masal böyle gider......kavuşamazlar...(yoksa kavuşsalar masal olmaz mıydı.....)


......sizce de mucizeler - mistik olaylar daha çok aşıkken mi insanın başına gelir...ya da aşık insan normal olayları mı öyle algılar...herşeye bir anlam yükler...aşık olmada özlenilen acaba dünyayı o büyülü algılama yeteniğimiz midir ?...


...............


Eminim ki, Zühre Tahir’i sevmeseydi....Tahir mutlaka birşeyler kaybederdi,......Zühre’siz bir Tahir daha farklı olurdu.....bir insan tarafından sevilmek...karşılık verilmese bile, bazen sevmeyen kişiye de çok şey katar....belki çok seneler sonra, da olsa....fark edersiniz size kattıklarını.....pişman olma, anlamında söylemiyorum...sadece bazen sevgisine karşılık bulamayan Zühreler hayatta daha çok şey öğretebilir Tahirler’e......








6 yorum:

Fortunata dedi ki...

Biliyor musun bence sevgiye karşılık bulamamak diye bir durum olamaz hayatta. Olsa olsa zamanlama hatası olur. Yani aynı anda sevmezsin birbirini... Ama sevgiye kayıtsız kalamazsın... İş tam da aynı anda seni seveni bulabilmekte. Daha da doğrusu ona rastlayabilmekte... Daha da doğrusu rastladığında bunu anlayabilmekte....Ne dersin üstadım?

simla müderrisoğlu olgun dedi ki...

sanırım insan, hayatında en az bi kere "Zühre" ...bir kere de " Tahir" oluyordur....

.....hangisi daha zor, bilmiyorum.

ama..,bir de bilirsin, bazı sevgiler yüz yıllık gecikme ya erkenden olur...

:)

Fortunata dedi ki...

:))Gel sen bugün gel. Bak hava da harika, uzun uzun saçmalarız beraber.

K®HAN dedi ki...

aşık olduğunda alıcıların son ayardır.
normal insanların görmediklerini görür yaşamadıklarını yaşar ve hissedersin
ona da mucize dersin.
budur :)

simla müderrisoğlu olgun dedi ki...

:)

evet... BUDUR !

:)



..........

Arzu Pınar dedi ki...

bence de çok şey kaybederdi. ama fortunata ya da katılıyorum. seven sevilir mutlaka.