7 Ekim 2008 Salı



Bu aralar etrafımda bir sürü ümitsiz kişiler görüyorum......mutsuz da diyebilirdim...ama “ümitsiz” kelimesi, bilinçli bi mutsuzluğu temsil ediyor sanki...Çünkü mutsuz insan, neyle MUTLU olacağını, ne araması gerektiğini, neyin eksik olduğunu bilmiyordur....bir şekilde yolunu kaybetmiştir....


“Müstahak mutsuzları” katmıyorum bu yazıma...kişi, başına gelecekleri bilerek muzicelere güveniyor ya da bana birşey olmaz diye cesur atlayışlar yapıyorsa...tutmayayım, müstahak’tır ona...kumar da bir yere kadar, zar da bile en yüksek sayı, altıdır...


Ama, ümitsiz bir insan....daha beter bi durumdur...sanki çabalamış..emek vermiş..yan gelip yatıp ağlamak yerine çırpınmış da.....sonunda artık elinde hiç ümidi kalmamıştır.


Bir de mutsuz ama, bunu kabul etmeyen insanlar vardır...başları dik ve herşey kontrolleri altındaymış gibi davrananlar...Mutsuz ile ümitsiz arasında kalmış bu insanlar belki de diğer iki insan tipinden daha çok yoruluyorlardır...”reddetme” psikolojisi, ne de olsa insanı en yoran şeydir. (burda, gamlı baykuş gibi görünmeyip neşeli görünme yolunu seçenlerden bahsetmiyorum...o farklı) ...


Kanımca, bu tip insanlar ellerindekini kaybetmemek uğruna (ellerinde ne kaldıysa artık.....) sorunları günlük görüp anlık çözüm yolu bulurlar...2 gün iyi geçse, sorunu hallettik sanan bu bakış açısına, gerçeği anlatmak zor, hatta imkansızdır... Hayatın akıp gittiğine bazı şeylerin ilk gün ki gibi kalmadığına..kalamadığına inandırmak...göstermek, altını çizmek...yetmez..Çünkü bu kişiler sorunla ilgili, herkesten önce kendileri bi mazeret bulurlar zaten... Mazaret diyorum, özür dilerim...çünkü sorunun sebebini görmekten korkan kişi, mazeretlerle yaşar........hep!.


Bana dertleşmek ya da akıl almak için ÜMİTSİZ biri geldiğinde, ümit vermeyi de çok iyi beceremediğimden sanırım, “Nietzsche Ağladığında” adlı kitabını öneririm..... ...(hani geçen yazıma - * - olan kitap..) ..... “Aman, anlatma git başımdan al şu kitabı “ gibi oldu biraz ama...yok, gerçekten beceremem....hayat dolu konuşmalar bana göre değil...ama, çok iyi dinleyici ve alkol arkadaşıyımdır...ehh, bu da fena olmasa gerek..... : )


Kitap, bir bayanın psikoloğa gidip, arkadaşının yakalandığı “ümitsizlik” psikolojisinden onu kurtarması için yalvarması ile başlar...Ümitsiz olan Nietzsche’dir...psikolog, bayanın istediğini geri çevirmez ve Nietzsche de ikna olduğunda seanslar başlar...(psikolog ile Nietzsche arasındaki diyalogları mutlaka okumalısınız ! ) ...sonra öğreniriz ki, o bayan Nietzsche’nin aşık olduğu kadındır....aşk karşısında Nietzsche bile çaresiz kalmıştır.(düşünün yani bizim gibi fanileri...) : )


Kitaptan bazı cümleleri de paylaşmak istedim :


  • Ümit mi ? Ümit en son kötülüktür!..Pandora'nın kutusu açılıp, Zeus'un içinde sakladığı bütün kötülükler dünyaya saçıldığı zaman, orada son bir kötülük kaldığından kimsenin haberi olmamıştı: Ümit. O zamandan beri, insanlar yanlışlıkla kutuyu ve içindeki ümidi iyi şans olarak yorumladı. Fakat Zeus'un arzusunun, insanların, kendilerini işkenceye teslim etmeleri olduğunu unuttuk. Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır." Sayfa: 90



  • Gerçek onsuz yaşayamayacağımız bir yanlıştır..Gerçeğin düşmanı yalanlar değil, inançlardır.. Sayfa: 98

  • Gördüğü birşeye yapışıp kalmakta inat eder; ama buna sadakat der." Sayfa: 109



  • Hayat, doğru cevapları olmayan bir sınav. Sayfa: 233



...................................



Diğer iki guruba gelince..., yani “mutsuz” ile “ reddetme psikolojisi ile yaşayanlar” ...
Onların zaten pek kimseye ihtiyaçları yoktur.....Mutsuz olan, mızmızlanmaktan zaman bulamadığından iyileşmeye yolunu bile aramıyordur...en fazla “benle içer misin” der...diğeri ise, yani sahte güçlü bireyler, asla sorunlarını kabul etmedikleri için yeni mazeretlerini parlatıp, eğreti hayatlarına malesef, gayet de farkında olarak yaşamaya devam ederler.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

sahte mutsuz birini tanıyorum ben..doğru tanı :( onun için üzülüyorum,çünkü o da beni üzüyor..