6 Ağustos 2008 Çarşamba

Kalbim sanki kavgalar aşklarla yoğruldu
Bir öfke ve bir isyan bir hırstır gidiyordu
Yabancıydım kendime
Sevgin bedenimde yalnızlığı örüyordu…………….

……bi kış çok moralim bozuktu…hatta kış başıydı…kuşların getirdiği haberler canımı yakmştı…ruh gibi gezdiğim bi kaç günden sonra…karşıma, radyoda bu şarkı çıktı….kilitlenmiş gibi kalmıştım….buydu işte benim halim…tam da bu !!şarkıyı da ilk defa duymuyordum…ama, şarkının ilaçlık vakti şimdiye kısmetti….sezen söylüyordu...

Osmanlı tarihini araştırıyordum o kış…konumda Fetret Devri’idi….moralim bozukken, Yıldırım Beyaz’ın oğullarının savaşı devam ediyordu…onlar tahtı paylaşmaya çalışıyordu, ben yeni bana ulaşan bilgilerle dağılan ruhumun yeni tahtını kurmaya çalışıyordum….

Bir hasret acısında bir an kendimi gördüm
Bakışım bencil gibi oysa insancıl özüm
Bir umut çiçek açtı sanki gözlerimde
Yarınlara dostça güldüm….

….bazen en doğru tanımasını istediğiniz kişi sizi yanlış…hem de tamamen yanlış tanır ya…. Düzeltmek istedikçe durumu, daha da karışır olaylar….içinden çıkılamaz hal alır…öyleyken her şey bıkarıp gitmiş biri olarak…” hey bak o kadar bencil biri değilim” demeye fırsatınız yokken….

Bu şarkı yapışmıştı bana…..sanki her yerde bu çalıyor gibi….bana umut veriyor gibiydi..Fetret Devri’inde Mehmet Çelebi (1. Mehmet) kardeşi Musa Çelebi’yi Rumeliye göndertmişti. Başarı sağladığı takdir de tahta çıkacağına söz vermişti.....(güven konusu tarih boyu sorun olmuş yani..)

Duygular yüreğimde yıllarca boğuştu
Artık o deli nehir denizler de duruldu….

…….sonra başka sorunları gördüm…başka dertleri fark ettim diyelim..kendi derdim..minnacık kalmıştı..acıtıyordu ama…minikti işte evrende….O sıralarda Bursa ‘da 1. Mehmet, kardeşini boğdurmuş, tahta çıkmıştı…(nerde verilen sözler di mi..) padişah 1. Mehmet'ti …Fetret Devri bitmişti..kanlı..ama bitmiş… taht dolmuştu…ben durulmuştum…

Geçip gitti fırtına
Rüzgar meltem oldu
Yağmur oldu
Güneş oldu

……………şimdi ne zaman bu şarkıyı duysam…o zaman bana gelen dikenli bilgiler ve Fetret Devrini hatırlıyorum….kendimi güçlü hissediyorum bu şarkıyla….1. Mehmet kardeşlerini boğarken ben de öfkemi boğmuştum…tarih bunu da yazmalıydı…..

2 yorum:

kelebeklerözgürdür dedi ki...

yazıyı okurken hem güldüm, osmanlı kısmına ve o paralel giden iki konuya :) hem içime oturdu iki farklı tarih...biri kişisel tarih, diğeri dünya tarihi...kendimizi doğru tanıtabilmek, tanıtamamak...belki biraz da karşındakinin sana şans tanıması ile ilgili diye düşünüyorum. o doğru tanımak istemiş mi, daha da önemlisi, tanımak istemiş mi? durmuş mu orada? zaman vermiş mi?....vesaire vesaire...

tarihi kazananlar mı yazıyordu?...
biz kendi tarihimizi nasıl yazıyoruz?...vesaire vesaire...

tarihe, boğulmamayı başarmış veliahtlar padişah olarak yazılıyorlar..."boğulanlara geçmiş olsun" mu? öyleyse kuşların havalanmasına yardım eden çobanların dünyası hangisi? o da bu dünya, değil mi...

simla müderrisoğlu olgun dedi ki...

uzun uzun konuşulacak bir çok kapılar var şeker yorumunda...ben sana sorayım, sen birini hiç yanlış tanımayı tercih ettin mi...karşındaki yeterli zaman vermediğini düşündün mü...

tarihi, kazanan da kaybeden de yazıyor..ve ortaya çıkan bilgilerden de gerçek tarih çıkıyor...

hepsi aynı dünya biliyorsun...ama, inan..,.boğulanlar bazen tahta geçenlerdn daha çok tarihe geçiyor...