29 Temmuz 2008 Salı

Kendimizi ne zaman...ve nasıl değerli hissederiz...

Evet, Külkedisi’nin yazısı ve Rapunzel ile yapılan muhabbetden sonra ben de bişiler karalamak istedim...

Külkedisinin konuyla ilgili olarak, bir insanın kendini değerli hissetmesi aileden başladığını belirtiyor..Demek ki bi başlangıç noktamız var elimizde ..., evet katılıyorum...Ailede söz hakkının verilmesi, fikrinin sorulması, çoçuğa değersiz hissettirmeden yaptıklarının yönlendirilmesinde bile bu duyguyu tam ya da eksik verilebilinilir.

Peki...diyelim ki temel yılları da hiç fena atlatmadık...gençlik yıllarının sarsak gönül dönemlerinde yaşadıklarımız.....sahip olduğumuz dostluklar...biriken yanımızla kendimize bi “değer” biçtik.....yine de gidip neden bizi değersiz hissedene aşık oluruz....bence bu da kuşbakışı bakıldığında tuaf bi durum olmuyor mu ..?...ne, beklenti mi dediniz.....o kişinin bir gün fark edip bize değer vermesini beklemek mi amaç....?...neden ki..kadınların fetih başarısını tatma hesapları mı yoksa...zoru elde etmenin verdiği güç ?...haz ?..o yüzden mi hiç ruhları öpülmemiş kurbağaları arıyoruz....ilk öpen biz olalım da tarihe geçelim... ??..biz prenses isek, ne bu hala hırs ?...eksik olan değer duygumuzun bi başka rengi mi...??

Vildan bir keresinde bana, O’nu bir kartal olarak görüyor olabilirsin, ama unutma ki, süzülürken kanatlarının altındaki rüzgari sensin demişti....doğru muydu, bilinmez... kendimi değerli hissetmiştim...ama, Vildan söylemişti..

Demek ki, bazen kendimizi değerli hissettmemiz için sadece “duymak “ yetmiyor...doğru yerden duymak gerekiyor....hatta belki illa O’ndan duymak gerekiyor....Nazlı ve kırılgan bir değer dünyası mı yaratılmış herbirimizin içinde..?...istediğinden duymak, duyamayınca da kendini “unutulmuş” gibi hissetmemize sebep olan....

Aşk insanı evet, kör ediyor olmalı....seçilen kurbağalardan belli...bi tane öpülmüşünü bile göremiyoruz...ve bi akşam otururken huzurlu yerimizde, bir soru geliyor karşına..” Pekii, o niye sinema saati sana göre ayarlamazdı” diye...kalakalıyorsun koltukta.....
...yutkunuyorsun...geçmiş de olsa, hala fark edemediklerini fark ediyorsun...kendimiz aşıkken değer vermeyen yine “kendimiz” oluyoruz...aşk adına... anlayışlı olmak adına....
Değerlere biz mi anlam yüklüyoruz....herkes gel diyebilir..ama birisi öyle bi “ gel hadi” der ki....kafdağını aşmaya yetecek güç buluruz...o “ gel hadi” de....o kadar değerli hissederiz kendimizi...o kadar özel.., önemli....ve güçlü..!!!.

Biriyle beraberken kişinin kendini değerli hissetmeli elbette ... Naçizane tavsiyem, aşıkken çok bunu önemseme...keza, dünyanın en şanslı insanısın sen zaten ...aşık’sın....!!!
Ama, aşk yoksa ve sen karşındakinden değer bekliyorsan...çok da dolanma sokaklarında..., bazı şeyler öğrenilmez..karşına çıkar ve yaşanır sadece....bunu kabul etmek gerekir...
Ve bilirsin ki, bi prenses.., bi prenses ise gerçekten..., düzen gereği zaten bir gün Kraliçe olucaktır...

Hiç yorum yok: