8 Temmuz 2008 Salı

“Kaçırdığı hayatı, kaçırdğı erkek sandı..”
Murathan Mungan, “yedi kapılı kırk oda”’dan syf. 211

Kitapta bu cümleyi okuduktan sonra, hep farkında olduğumuz , belki yaşadığımız ya da şahit olduğumuz bir derdin, tek cümle ile anlatımı bu mu diye düşündüm.....

İkili ilişkileri kadın-erkek diye ayırmayı sevmem.....ama.., gün geçtikçe gördüğüm şu ki, gerçekten de hayatını bir erkeğe adayan kadının yol ayrımında kalkıp tekrar yürüme süreci....nedense, sevdiği kadından ayrılan bir erkek ile mukayese ettiğimde çok farklılıklar gösteriyor...Bunu sade, çünkü kadın daha çok sever, diye kesip atmak...konuya çok yüzelsel kalmaktır bence...

Bir kadın, bir erkeği sevdiğinde...gerçekten sevdiğinde yani...tüm hobileri, dünyaya bakışı, hatta belki alışkanlıkları...sevdiği erkeğe göre az çok şekillenir...Bir karikatürde okumuştum; 30’lu yaşlarında 2 bayan konuşuyorlar,biri diğerine diyor ki: bu yaşıma kadar bi dönem gitar çaldım..bi dönem rockçı oldum..bi dönem, rus edebiyatına merak saldım..bi dönem fotoğrafa kurslarına gittim..bi dönem, felsefe okudum....çok renkli yaşadım diyor..Diğer bayan da cevap veriyor, ona çok renkli yaşadım denmez, çıktığım bir sürü erkeklere ayak uydurmak için çok uğraştım denir diyor... : )

Belki çok acımasız ama...haklı olduğu yanı da var...Demiyorum ki, kadınlar kendilerini geliştirmek için birşey yapmazlar...hayır..hayır, demek istediğim bu değil...Demek istediğim, bir ilişkide, kadın yumuşak başlı olduğu için ( öyle mi ?), erkeğine ona kendini adadığını göstermek için (öyle mi..?) Ya da heyy bak senle çok ortak yanımız var ben de seviyorum balık tutmayı..’yı ispatlamak için midir, bilinmez...erkeğin dünyasına daha çabuk ayak uydurma gayretindedir...ve bir erkek, bu açıdan bakıldığında bir kadın için her zaman yeni keşfetmesi gereken bir kıta gibi görünür...oysa, kadın istese zaten tek başına farklı bir "dünya"dır...

Tüm bu çabalardan sonra....ayrılma vakti geldiğinde...daha fazla yıkılan tarafın kadın olması, (en azından dışardan bakıldığında) kadın açısından tüm bu emeklerin boşa gittiğini düşünmesindendir belki...erkek ise rahattır bu açıdan “ o da bunları yaparken keyif aldığını söylemişti” der...bir erkeği sevdiğimizde, gerçekten neler yapabileceğimizi, gücümüzün ne kadar olduğunu yaşamadan biz bile bilemeyiz....

Kaçırdığımız hayat, bu yüzden bir erkekle çok özdeşir...Bir erkek hayatımızdan çekip gittiğinde sanki içimizi de alıp götürmüş gibi hissederiz bu yüzden....gerçekten sevdiysek eğer...gerçekten kendimizi O’na adadıysak, bir hayat boşalır içimizde.......

1 yorum:

kelebeklerözgürdür dedi ki...

bu yazı çok güzel :) aslında konu üzerine söyleyecek çok şeyim var, ama zaten sen çoğunu biliyorsun :))

bi de..gerçek sevgi çekip gitmez..sevdiğimiz gitse de, sevgimiz duruyor orada..gitmiyor bir yere kendi yolculuğunu tamamlayana dek...sen belki bazen inkar ediyorsun, ama o, orada işte...senin içinde eriyip ayırdedemediğin kadar sen olana dek...