14 Temmuz 2008 Pazartesi

Geçen akşam eski bir küpemin tekini ararken karşıma bi anda, telefon jetonu çıktı....”eski bi telefon jetonu” diyemeyeceğim...Çünkü artık telefon jetonu diye birşey yok .... :)
Biranda zaman sanki 15 yıl önceye gitti...Ben, telefon jetonunu ya Narlı’da kullanırdım ya da Bodrum’da..ama, en çok Bodrum’da....

Bir eşyanın görüntüsüyle başka bir zaman ve coğrafyaya gitme...İnsan beyni çok acayip di mi...bir jeton..., ki kullananlar çok iyi bilir...çukurlu demir.sarı tonlarında....Küçük - Şehir içi, Orta - Şehirlerarası, Büyük Yurtdışını arama diye geçen, en eski telefon arama yerleri kulübeli, son döneme yakın olanlar ise, yarım kapalıydı...

Dediğim gibi, bu jetonları en çok yazlıkta kullanmışımdır, Bodrum’da...Sitenin hemen girişinde solda, otoparka yakın olan yerde telefon etme kulübeleri vardı....ve her nedense, en popüler telefon etme saati, 19:00-20:30 ile 22:00-23:00 arasıydı...Genelde 2. saat diliminde telefon etmeye daha büyük abi ve ablalar gelirdi... ; )

Sıradayken herkeste tuaf bi gerilim olurdu...Beklemenin vermiş olduğu sıkıntının yanında telefonun diğer ucuna ne söyleneceği tasarlanırdı...(ki ne tasarlasan zaten telefonun ucundaki sesi duyunca hepsi unutulurdu..)

Tatilde birini arama böyleyken birinin de size ulaşması aslında o kadar kolay olmuyordu. Havuzdayken anonsla telefona çağrılma gibi havalı bi an vardı ki, bu anı ben hiç yaşamadığımdan mıdır bilmem, telefona koşana hep gıptayla baktım. Cep telefonu olmasa da gençlikte yöntemler tükenmez hesabı; eğer ailen o “özel” kişiyi bilmiyorsa, bu sefer, anons edilen kişi ismi, şifreli bi isim olurdu..Adın, “Ayşe” ise, arayan kişiye beni “Fatma” diye anons et derdin.....Anons edilen o başka isim, o anda senin için kainattaki en kutsal isim olurdu...ve yine, evet çaktırmadan koşardın... : )

Şimdi herşey daha kolay...11 tane rakkamı çevirdiğinde, karşına “o” kişi çıkıyor...Karşı taraftaki kişi o an müsaitse, açıyor...Müsait değilse, sonra ararım diyor...Elim ıslak diyor, ojem kurumadı diyor, şimdi konuşmaya hiç halim yok, sonra ararım diyor..ya da o an telefonu duymadıysa, telefondaki cevapsız çağrıdan kimin aradığını görüyor.....ve keyfine göre arama zamanı belirliyor...çünkü ulaşması kolay..sadece 11 rakkam.. !!

Evet de teknoloji de zaten bu yüzden değil mi, ...ekranımda kimin aradığını görüp onla konuşup konuşmama istediğini seçmek değil midir, diyenlerinizi duyuyor gibiyim... Ben herhangi bi iş görüşmesinden bahsetmiyorum oysa..”o” özel kişinin ‘alo’ demesinden bahsediyorum...çünkü, yukardaki mazaretleri artık, malesef o özel kişiye de yapılıyor..Çünkü ya unuttuk telefon kulübesinde girdiğimiz sıraları ya da o dönemi hiç yaşamadık..Yoksa siz hiç, umutsuz olduğunuz bir gecede telefon çaldığında hayata sizi tekrar bağlayan ve dünyanın bi anda yaşanması gereken en güzel gezegen olduğunu sandıran sesini duymadınız mı ....hatırladığınız mı, güzel bi cuma akşamı sırf BELKİ o arar diye arkadaşlarınız sinemaya giderken, siz evde oturup ondan telefon beklediğiniz zamanları....

O yüzden...en azından o dönemi yaşayan bizim nesil ! Lütfen, küçük jetonumun bana fısıldadığı gibi, evet teknoloji gelişti. Artık istediğimize, istediğimiz zaman ulaşabiliyor ya da kaçabiliyoruz.. .ama unutmayın ki, zaman hala elimizdeki en değerli mücevher...ve o mücevheri kaybetmeden, o “özel” 11 rakkamın kıymetini bilelim....

Hiç yorum yok: